7 Nisan 2017 Cuma

Saray

Sarayda doğdum,
Masmavi bir tavanı,
Sapsarı bir lambası vardı.
Geceleri bembeyaz fenerinde hayaller kurdum.

Sarayda doğdum,
Binlerce hizmetkâr emrimdeydi,
Meyveden sebzeye binlerce tat dilimdeydi,
Yedim, içtim ve gezdim.

Sarayda doğdum,
Kardan yağmura,
Gökkuşağından fırtınaya ne sanatlar gördüm,
Şaşkın ve hayran ne hallere girdim.

Sarayda doğdum,
Şımarıklığım ondan,
Her şeyi hazır buluşumdan,
Her şeyin benim için oluşundan.

Rızık kapımdaydı,
Yokluk nedir bilmedim.
Bir türlü doymadım,
Tokluk nedir bilmedim.

Ta ki sancılandım,
Elimden bir şey gelmedi,
Saray başıma yıkıldı,
Dilimden bir şey gelmedi.

Ta ki yaşlandım,
Uzanamadım,
Koşamadım,
İstediğim gibi konuşamadım,
Koskoca saray dar geldi.

Yemeden içmeden kesildim,
Konuşmaktan çekindim,
Yaşamaktan bile vazgeçtim,
Koskoca sarayımı terk etmek istedim.

Sarayımda bir bahçede,
Binlerce saray sahibi dizilmiş ve suskun,
2 metre karede çaresiz gördüm.
Ne bir soru ne de cevap halleri vardı,
Bol bol pişmanlık gördüm.


(devam edecek....)

TURGAY URGUR

binlerce kuldan bir kul,
üç beş öğrendiğini kendine ezber bilen,
varlıkta çeşit, yoklukta çeşit bir kul.

annesi, dedesi, Peygamberi bu dünyadan ayrılmış,
bir kaç hayalin ipine tutunmuş,
kendi kendine,
usul usul,
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...