Takke düşüp kel görününce, birileri bunu fırsat bilip üst versiyonlarına
Bediüzzaman’ın Risalelerinden cümlelerle saldırdı. Zaman geçmeden misliyle de
karşılık gördüler. Yetmedi birileri utanmadan, sıkılmadan ayetlerle laf
yetiştirme dönemine geçti. Yurt içi ve yurt dışındaki ihalelerin dili
ticariydi. Lakin görünürde konuşulan dil dini bir litaratüre sahipti.
Yıllarca kendilerinden istenilenlerin kutsal birer emir olduğunu düşünen,
gittikleri yerde dinleyicilikten ve figüranlıktan başka bir şey yapmayanların
öz-eleştiri yapmasını beklemek için biraz fazla iyimser olmak gerekiyor.
·
*
*
1. İnsan kardeşim insan…. Senin gibi, benim gibi insan…..
Hiyerarşindekileri(!) kutsamana, kusursuz görmene, söylediklerini sorgusuz-sualsiz
kabul etmene gerek yok. İnsanlar hata yapabilirler. İnsanların söylediklerini
düşünmeden, irdelemeden hayata geçirmemek gerekir. Enaniyet, gurur, firavunlaşmak,
tağutlaşmak, şefkat tokatları, şeytanın desiseleri, ihlas hakkında, muhakemat, hiçbir
şey okumadın? Bu işler sadece internet gazeteciliğini takip etmekle olmuyor.
·
*
*
2. Gazeteleriniz apartman kapılarında çöp olurken, güneşten sararıp, solup
giderken; bu ülkede herkes(sağcısı-solcusu) size ‘yazıktır’, ‘günahtır’ ve ‘israftır’
dedi. Ama eleştiri ve gerçek manada dinleme kültürünüz olmadığı için yıllarca
bunlara gözlerinizi kapattınız. Adeta beyin tutulması yaşadınız. Bu işin sana
göresi bana göresi yok. İsraf haramdır.
3. Teröristi gazetenizde yazarlarınız ‘gerilla’ ve ‘militan’ yaptı. İsteyene
arviş verebilirim. Nasılsa gazete okunmuyor. Ne yazsak olur dediniz. İşinize
geldiği gibi hoşgörü dağıttınız. Kendiniz okumadınız, okuyanı ve eleştireni de
günahkar buldunuz. Siz bunları yazarken ayda 15-20 şehit haberi geliyordu.
4. Basit olmayın. Kimsenin hırsızı savunduğu falan yok. Elinize-yüzünüze
bulaştırdınız ama devlette işler kendi aranızdaki ilişkiler gibi olmuyor. Milli
menfaatler ve ülkemizin geleceği sizin algıladığınız gibi değil.
5. Önceden de yazdım; hiç işi kalmamış gibi iki tane yazarınız tam 26 gün
gazetenizde “İslamcılığın bittiğini” tartıştı. Utanmadan, sıkılmadan yıllarca
onları destekleyen kitlelere saygısızlık yaptılar. En sonunda yine vicdanlı ve
biraz insaflı yazarınız işin ucu Said Nursi’ye dayandırılınca; “el insaf” dedi.
Ve gazetede yapılan edepsizliği vurguladı.
6. Memlekette herkes et yiyormuş gibi televizyon kanalınız saçma sapan ‘kebapçı
programları’ yaptı.
7. Bunları yazıp çizmek insanı dinden çıkarmıyor. Dinimiz bize istişare
şuurunu tavsiye ediyor.
8. Kimseye hakaret ettiğimiz falan yok. Tarzımızda değildir. Lakin
beynimizi de kimseye kiraya vermedik.
* * *
İnşaallah bundan sonrası normalleşme adına hayırlara vesile olur. Toplum
sayenizde insanların gerçek yüzünü daha iyi gördü.
Dua ile, hayır dua ile,
Turgay Urgur