Hizmet
İlk ve en popüler adıyla cemaat, Ekrem Bey’in revizyonuyla camia, güncel
sürümüyle Hizmet veya felsefik yönüyle Hizmet Hareketi; tavan ve tabanda
yıllarca eleştiriden uzak bir yapılanma içinde oldu. Hiçbir zaman farklı bir
düşünceye, durum tespitine bünyesinde yer vermedi. Her şey basit bir kurgu
içerisinde işletildi. Gelen bilgiyi oku, uygula ve bir sonraki belgeyi bekle.
Sistemi eleştirenin veya en iyimser haliyle fikir beyan edenin bile yapıda yeri
yoktu.
Peki ne oldu? Eleştiri ve muhakeme kültüründen yoksun binlerce kişi çok
hızlı bir şekilde masa başı noktalara geldi. İğneyi kendisine hiç batırmayanlar, çuvaldız
konusunda epey bir istekli ve meraklı göründü. İki nedenden dolayı travmatik
bir durum oluştu. Cemaat yazarlarındaki şaşkınlığın ve dilemmanın en büyük
nedeni budur. Birincisi cemaat önceki benzer durumlarda ya Türkiye’deki diğer
meşrepsel yapıların karşısında fikir beyan etti. Ya da kendisini gizlemek ve
korumak için susmayı, sessiz kalmayı tercih etti. İkincisi siyasal olaylarda izleyici pozisyonunda
kalmayı seçti. İktidarla iyi olmak gizli ve bilinçli bir tercihti. İzle ve gör
taktiği cemaatin en önemli dinamiklerindendi. Siyasete müdahale, yargıyı manipüle
etmek camianın hiçbir üyesinin aklının ucundan bile geçmezdi. Yolsuzluk
iddiaları her siyasal dönemde olmuştur. Ordu, yargı ve bazı diğer partilerin
anti demokratik müdahaleleri ülkemizde yeni değildir. Ve cemaatin mevcudiyeti
de yeni değildir. Önceden doğruluk, hak perestlik konusunda sessiz mağduru
oynayan camia, birden güçlü savcı rolüne bürünmüştür. Bu hızlı karakter
değişimi, doğasında bunu barındırmayan hizmet hareketini düşünce manasında adeta
duvara toslatmıştır. Hizmet hareketinin gücünün büyük olduğu tartışılmaz lakin
bu gücün kullanımında ve kontrolünde zorluk çekilmektedir. Hani toplumda ‘elinin
ayarının olmaması’ diye bir tabir vardır yaa.. Hizmet hareketi de potensiyel
gücün kinetik enerjiye dönüşmesinde ZAMANlama sıkıntısı çekmektedir. Bir türlü
demokratik olamayan ya da yıllarca demokratik olmayı arzulayan kurumlarımız hiç
beklenmedik ve ani bir şekilde abileşmiştir.
Cemaat farkında değildir ama şecaat arz ederken sirkatin söylemiştir. Emniyetteki
yapılanma, siyaset suflörlüğü, Şükür tarzı popüler siyaset tümden ortaya
çıkmıştır.
·
*
*
Cemaatlerin, meşreplerin siyaset içinde bu kadar arzulu beyanatları Türkiye’deki
Diyanet İşleri yoksunluğunu tekrar gündeme getirmiştir.
·
*
*
Sade vatandaş bütün bu olup bitenlerden rahatsız. Çünkü onlar hep dini
yönleri ön planda olan kişi ve kurumlara ister resmi olsunlar ister gayri resmi
hep saygı duymuştur. Bütün bu olup bitenler her şeyden önce güvensizlik telkin
etmiştir.
·
*
*
Yıllar sonra ‘keşke hiç
olmasaydı’ diyeceğimiz tarzda talihsiz bir vefasızlık örneği yaşadık.
Bu yapılanlar mektupla
falan düzeltilecek cinsten olmadı.
Allah birliğimizi ve dirliğimizi bozmasın.
Turgay Urgur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder