Doğru
sözler insanın canını acıtır. “Sendikacılık veya sendikaya üye olmak nedir?”
bilen bir meslektaşım var ise lütfen bana bilgi versin. Eğitimin; eğitim ve
bilgiyle ilgili olan kısmı hakkında-
yani çocuklarımızın bugünü, gelecekleri adına ne üretirler? Ne söylerler
ki? Bu toplanmaların; yöntem, bilimsellik ve yenilik adına gündeme getirdikleri
her hangi bir şey var mıdır?
Cevap:
yoktur. Seksenden sonra ideolojik kamplaşmalar yerini yakın zamanda
sendikacılıklara bıraktı. Kendi taleplerini yerine getirtmek, eğitimin içindeki
siyaseti kontrol etmek ve güçlerini gerektiğinde bir sopa olarak kullanmak için
sendikalaştılar.
Bu
bağlamda; insanın insan gibi yaşamasını sağlayan haklar birer lütuf gibi
verilmemelidir. Yasa koyucu ve yasaları düzenleyici zaten bellidir. Lütfen
herkes kendi sorumluluğunu yerine getirsin. Ben seçimlerin bir sene öncesinden
siyasi mevkisini korumak için sahaya inen siyasetçi tipini sevmiyorum ve
gerekli de bulmuyorum.
·
* *
Ben de
dershaneye gittim. Paramı aldılar. Benim için de bir umuttu. Ben de sömürüldüm.
Dershanede iki faklı sınıf vardı. Akıllıların, çok çalışanların olduğu vitrin
sınıf ile sermaye sınıfı. Ama bunun böyle olması gerekiyormuş, sebebini de
anlattılar. Sermaye sınıfının ders dışı etkinliği çoktu. Ders dışı rehberliği
de çoktur. En çok ders dışı etkinliğe ve ders dışı rehberliğe ihtiyacımız
varmış(!), onu da anlattılar. Dershanede uzun uzun uzadıya konu anlatılmazdı,
okulda konuları öğrenmiş olmamız gerekiyor(du)[muş]. İşin en garip
kısımlarından birisi de okulda (asıl maaşını aldığı kurumda) pasif olan
öğretmenlerimizden birisinin hafta sonu dershanede süper-öğretmen olmasıydı.
Dershane o kadar farklı ve mübarek bir yerdi ki öğretmenim bile iki kurumda farklı
çalışıyordu. Dershane de aynı okul gibi başarısızlık konusunda sorumlu değildi.
Başarı dershanenin, başarısızlık öğrencinindi. Dershane başarılı öğrenciye
araba verebilecek kadar büyüktü. Herkesin; velinin, öğrencinin arayıp da
bulamadığı malum sihirli değnek meğerse dershanedeymiş.
Peki
samimiyet nerde ortaya çıktı birazcık ondan bahsedelim. Türkiye’de hem özel
okulu hem de dershanesi olan kurumlar var. Bu okullara giden öğrenciler de
dershaneye(dershanelerine) yönlendiriliyor. Madem devlet okulu ile bu iş
olmuyordu. Özel okulu da yapmışlardı. Eğitim alasını onlar biliyordu peki neden
özel okullarının son senelerinde öğrencinin hem okulda parasını alıp hem de
öğleden sonra dershaneye gönderdiler? Çünkü onlar eğitimi bildikleri kadar
ticareti de iyi biliyorlar.
·
* *
Bugünkü
senaryo ise akıllara ziyan. Akıl ötesi ve strateji işi. Akp ve cemaat
danışıklı-dövüş halindeler. Hüseyin Çelik Akp’nin ilk hükümeti zamanında bir
projeye imza atmak istemişti. Özel okullara teşvik verilecek, eğitimde
emekliliği gelmiş kadrolar yenilecekti. Tepkiler üzerine bu proje dondurulmuştu.
Chp buna dellenmiş, çok bildiği ve iyi bildiği gibi muhalefet yapmıştı. Şimdi
ise mükemmel bir strateji yürütülüyor. Herkes Akp ve cemaatin arasının kötü
olduğuna gayet iyi bir şekilde inanmış durumda. Öyle ki Muharrem İnce
dershaneler derneğinin toplantısına katılıp; “ben de dershanede eğitim gördüm”
diyor. “Dershaneler çok faydalıdır” diyor. Bunu 10 sene önce olsa kesseler
söylemezlerdi. Yarın dershaneler kapatılıp, özel okullar açılınca asıl menfaat
ve amaç ortaya çıkacak. Lakin kimsenin itirazını ve tepkisini almadan
tereyağından kıl çeker gibi yapılmış olacak. Böylece hem maddi imkanlar hem de
toplumdaki akp-cemaat algısı yönünden yeni bir yapılanma sağlanmış olacak.
·
* *
Yeni
Türkiye’yi stratejiler ve bunun akabinde yeni sermayeler yönetecek. Hiçbir
gazeteye, gazete manşetine ve onun yazarına itibar etmemek gerekiyor. Sadece
usul usul götürülmek istenildiğimiz yere doğru yönlendiriliyoruz. Önceden
konuşturulmazdık şimdi ise konuşturularak kullanılıyoruz.
·
* *
Türklerin
ve Kürtlerin bir konuda anlaşması gerekiyor. Petrolden kim ne kadar
kazanacak? Bu kadar iltifat ve muhabbet
ve düet bunun için yapılıyor. Yoksa kimsenin kimseye tahammülü yok.
·
* *
Chp ve
Mhp izliyor. İzlemeye devam ediyor. Puzzle’ın tek değişmeni onlar.
Minik
cemaatler de izlemeye devam ediyor. Şartlar değiştiğinde, biraz sonradan olacak
ama onlarda bu değişimi önce anlayacak, sonra kavrayacak en sonunda da yer
almaya çalışacaklar.
·
*
Turgay
Urgur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder