Not: Eğitim camiasının tüm
birimlerinde okul, dershane, kreş dürüst bir şekilde çalışan kimseye en ufak
sözümüz yoktur. Ellerinden öperiz. Lakin bu konunun enine, boyuna tartışılması
da çok gereklidir. Düşüncesi olan buyursun……
Herkes
çocuğunu temiz duygularla okula gönderiyor. Öğrencisinin iyi bir eğitim
alacağına, zamanının iyi kullanılacağına, ahlaklı yetişeceğine inanıyor.
Vergisini verdiği, vatandaşlık görevlerini yerine getirdiği ülkesinde kendisi
için çok değerli olan evladını okula emanet ediyor. YETMEZ AMA BUNU HERKES
İSTİYOR. Hak ediyor mu evet fazlasıyla hak ediyor. Ben de çocuğum için bunları
isterim.
Haftanın
5 günü, günde en az 7 saat eğitim gören bir insanın yetişmemesi için hangi
nedenler vardır ki!
Çok
NEDENLER varmış. Kimsenin konuşmadığı ama söylemek isteğini birçok NEDEN
varmış.
Dershanelerin
kapatılmasını istemeyenler ve sendikası olan gruplar, kişiler NEDEN okullardaki
bu sorunları dile getirmediler? Bu sistemin böyle işlemesine rıza gösterdiler?
Kimse düne kadar televizyonlarda; ‘okullarda konular yetişmiyor’, ‘okul
üniversiteyi kazandıramıyor’ demiyordu. Demek ki dershane konusu gündeme
gelmeseydi kimse okulların sorunlarının devam etmesine ses çıkarmayacaktı.
Bunun neresi samimi bir düşüncedir. Sendikanın tek vazifesi maaş zam oranının
yapıldığı toplantıya katılmak mıdır?
Okullarda
da her görüşten, her cemaatten insan var. Devletin kurumundan maaş alırken,
geçimlerini sağlarken, hatta üst makamlarda çalışırken NEDEN okulların bu
sorunlarını dile getirme gereksinimi duymadılar? İşin bu noktası hem yazıktır,
hem de düşündürücü.
Şefkat
tokatlarını hatırlamak gerekiyor. Hem devletin okulundan maaş alacaksın, hem de
asıl maaş aldığı yeri unutup zamanını,
enerjini başka bir hizmete
vereceksin. Kimse yemez ve yemedi. Öğrenci de biliyor, meslektaşın da biliyor.
Şefkat
tokatlarını hatırlamak gerekiyor. Dershanede zeki ve çalışkan çocuk üzerinden
prim yapmak çok kolay. Ama geride hem ahı hem de parası alınmış çok büyük bir
kitle var. İnkar eden varsa gelsin. Hodri meydan.
Birileri
de başkaları gibi ‘bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ dedi. Ben usul usul
gemimi yüzdüreyim dedi.
Yurtlarda
kalan öğrenciler doğru dürüst ödev yapmıyor. Hiçbir özel yurttan öğrenci velisi
okula gelip de öğrencisini sormuyor. Belirli yatış ve kalkış zamanı yok. Düzenli
ders çalışmak yok. Ders çalıştırmak yok. Ortada sorumlu yok. İşin pedagojisi
yok, bilimselliği yok, temizliği yok. Ama iş bir kurumu savunmaya diğerini
eleştirmeye gelince çok kolay. İşte insanın bu noktada sorası geliyor. Hani örnek
olmak gerekiyordu? Çalışkan ve dürüst olunmalıydı? Yok yok yok.