15 Temmuz 2011 Cuma

Kendi tarzımda, kendim için.

Ne zaman…

Ne zaman cep telefonunu beşeri münasebet boyutunda bir ilişki yaşamanın ötesinde bir iletişim aleti olarak kullanmaya başlar, mesaj makinesine dönüşmekte olduğumuzun farkına varır ve düşünen bir insan olarak alet-insan, insan-insan arasındaki ilişkileri olması gerektiği gibi yaşarız.

Ne zaman   …Gelen bir şehit haberine üzülmenin ayrı, şehit yakını olmanın çok ayrı; Şehit olanın kanının yerde kalmaması için illaki kendi kardeşimiz olmaması gerektiğinin vicdan ve iz’an sahibi ‘insanım’ diyen herkes tarafından idrak edilmesi gerektiğini algılamaya çalışırız. Okuduğumuz gazete, izlediğimiz televizyon, oy verdiğimiz parti bizi ne kadar temsil ediyor? yoksa biz mi onu temsil ediyoruz? artık anlarız. Körü körüne bağlılıkların körleştirdiğini, sorgulamadan, eleştirmeden ancak üye veya abone olabileceğimizi henüz körleşmediysek görürüz.

Ne zaman ………Söylemle değil eylemle yaşamayı öğreniriz.

Ne zaman ……Şu an Kürt meselesinin çözümsüzlüğü üzerinden oy devşirmeye çalışan milliyetçi grubun 3,5 yıllık iktidar ortaklığı zamanında gıkının çıkmadığını, Ecevitin arkasında kuzu kuzu durduğunu hatırlarız ve pek yakında iktidar olanların Kürt oylarının kaybından endişe duyduklarını için P.K.K sorununu görmezden gelmeye çalıştıklarını (yakın olduğu için) hatırlarız. Bir ideolojiyi, partiyi, grubu savunurken işi fanatizm boyutuna getirmeden adam gibi ‘haklılık ve hakkaniyet’ varsa savunuruz. Eleştirilmesi gereken yerde bunun da arkasında bir ‘hikmet’ vardır gibi sığınmacılıkla bir köşeye büzüşmeden, bedel ödemeye razı olarak ortada dimdik durmasını biliriz.

Ne zaman …….Hoşgörü ve merhameti hak etmeyenler için ayeti kerimenin ifadesi ile Yaratıcıdan fazla merhamet gösterip zalimlerin mağdur ettiklerinin kemiklerini sızlatıp, iyilik meleği rolünü bir kenara bırakıp; cezalandırılması gerekenin(lerin) avukatlığını bırakırız.

Ne zaman …….Okurken kendimize taraf veya düşman yaratmayı bırakırız.

Ne zaman …..Dinlerken kendimizi değil karşımızdakini dinleriz.

Ne zaman ……Yazarken ders vermeyi değil bildiklerimizi ve düşündüklerimizi paylaşmayı tercih ederiz.

Ne zaman …….‘Müslümanlığı’ konuşmayı değil yaşamayı seçeriz,

Ne zaman …….Gündüz nizamcı gece alemci olmayı terk ederiz,

Ne zaman …..Kendimiz için, yakınımız için yapılmasını istemediğimizi başkasına, başkasının yakınına yapmayız. 

El alemi eleştirmeden önce önümüzdeki işe bakarız, Ayinesi iştir kişinin babından laf ebeliğine soyunmayız; Soyunmayı modernlik ve çağdaşlık olarak başkalarına giydirmeyi bırakırız,

Teşhircilikte ‘bir de al sondan iki evvel burası kaldı babından’ cömertlikten vazgeçeriz,   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...