21 Aralık 2024 Cumartesi

Filistin

 Bir duman. 


İnsanlığın üzerinde bir duman. 


Yine insanın eliyle, insanın niyetiyle var olan bir duman. 


Bir günlük değil, bir aylık değil, yıllardır bir türlü kalkmayan bir duman. 


* * 


Bencil, arsız, acımasız ve de sınırsız. 


* * 


Buna herhalde ‘savaş’ diyemeyiz. ’Katliam, soykırım, vahşet veya insanlık dışı suç.’ demek doğrusu. 


* * 


İşin en temelinde ‘normalleştirme’ vardı. Öncü birlikler tüm dünyada medya ağları ile ahlaksızlıkları, cinayetleri, hırsızlıkları ve aklımıza gelebilecek insan için olumsuz ne varsa hepsini de normalleştirdi. 


Dizileştirdi, oyunlaştırdı, telefonlaştırdı, sıradanlaştırdı ve basitleştirdi. 


Böylece katliam izlemek ile dizi izlemek arasında fark kalmadı. Çocukların katledilmesi cep telefonunda anlık bir görüntüye dönüştü. İzlemeği tercih edebildik ama neyi izleyecemiz ve süresi onların elindeydi. 


Bir dizinin, maçın, Tv haberinin sonunun beklendiği gibi coğrafyamızda olup bitenlerin sonu bekleniyor. Sıradan olaylar ile kitlesel olaylar arasında psikolojik paralellik oluştu.  


* * 


Acının sahiplenilmesi konusunda ise çoğu konuda olduğu gibi bölünmüşlük var. Zor olan kısımlarından birisi de işte tam da bu. Böylesi büyük bir katliam bu kadar farklı yorumu getirmemeliydi diye düşünüyorum. 


Doğru. Suçlusu biz değiliz. 

* * 


Lakin iş büyüyor. Yayılıyor. Şehitler, gaziler, yerinden yurdundan olanlar her geçen gün artıyor. 


* * 


Varsa ‘çözüme’ gel seslerini duyuyorum.


* * 


Çözümü Orta Doğu ülkelerinden beklemiyorum. Şu ana kadar yapmalıydılar. İstemediler, güçleri yetmedi ve benzeri birçok neden sayılabilir. Sanırım şu anda çoğu kişinin de onlardan yana bir umudu varmış gibi görünmüyor. 


Türkiye’nin bu olaya doğrudan müdahalesi ise katliam yanlılarının özellikle istediği. Öyle bir girişim onların ekmeğine yağ sürer. Lakin bu hafta içinde Devletimizin en yetkili mercilerinden hedefin ülkemiz olduğunu duyduk. Güçlü bir ordunun önemini hepimiz tekrar fark ettik. Güçlü, gelişmiş ve her zaman müdafaya hazır bir ordu ülkemizin vazgeçilmezi. 


Boykota ama çok yönlü ve bilinçli bir boykota varım. Keşke boykot bir an önce genele yayılabilse. 


* * 


Acizane asıl ve etkili çözümü ise ‘bu felaketin’ Avrupa insanına anlatılmasında görüyorum. 


İlginç bir öneri olduğunun farkındayım. 


Çünkü bu işin düşünce kaynağını Avrupa’daki bir çok yönetim ve güç kaynağı oluşturuyor. Katliam ordusu arkasında bu gücü bildiği için bu kadar rahat. Lakin güç odakları ile halklar ’katliam’ konusunda farklı düşünüyor. Sokaklar, üniversiteler, gençler, anneler, öğrenciler savaş istemiyor. Batıdan başlayan bir uyanış Orta Doğuyu, Orta Asya’yı, Afrika, Uzak Doğu ve diğer okyanus ötesi ülkeleri harakete geçirebilir. Yoksa ülke olarak bizim de bu katliamı durdurmaktaki gücümüz yeterli gelmeyecektir. Yani diyorum ki! Bazıları için gereksiz ve uçuk bir fikir gelse de dünyadaki savaşlardan ve adaletsizlikten Avrupa insanının desteğini alarak çözüm bulabiliriz. Bu bir ‘sığınma’ çağrısı veya ‘acizlik’ çığlığı değildir. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘Dünya 5’ten büyüktür.’ sözü aslında tüm insanlığa bir çağrıdır. 


Düşman ne yazık ki çok güçlü. Çözüm ise düşünce, mezhep, ırk,din, millet ve devlet ayırmadan iyiliği isteyen herkesle BİRLİKTE dur diyebilmektir. Bu birlikteliğe kendi içimizden başlamak ise en doğrusudur. 


Turgay Urgur

Zaman

 Bir çocuğunun bilgisayarının oyun konsolu ile nükleer bir silahın konsolu arasında fark neredeyse yoktur. 


Medeniyetin(?) hayatı oyunlaştıran ve/veya katliama dönüştüren araçları benzer mantıkla çalışıyor. 


Gerçek olmayan üzerinden gerçeğin yapısı değiştiriliyor. 


Bu değişimi tohumda yaptılar. Giyside yaptılar. Yiyecekte yaptılar. Dilde yaptılar. Örf, adette yaptılar. Sıra insanı değiştirmeye değil, bizzat yok etmeye geldi. 


Bundan dolayı artık binlerin katledildiği olaylar zinciri izleyenlere olağan geliyor. 


Oysa zulüm en zayıftan güçlüye doğru usul usul, sinsice ilerliyor. 


Hedef iyiler. 


Hedef masumlar. 


Hedef güzel düşünceler. 


Zaman birliktelik zamanı. Zaman tek yürek olma zamanı. 


Evde, çarşıda, okulda, ibadethanede, sokakta ve tüm ülkede BİRLİK zamanı. 


Hedef hep bizdik. 


Çünkü dünya medeniyetinin tekrar Anadolu’dan çıkacağını gayet iyi biliyorlar. 


Turgay Urgur

Ağır



Kapattığın kapılar, 

Duvardan yapılar. 


Açtığın yaralar, 

Ruhumu paralar. 


Göz yaşın maziyi aralar,

Ümitleri  hunharca karalar.


Resimlerin yanımdaymış gibi bakar,

Yokluğun kar yanığı gibi yakar. 


Karanlık yaşamakla aramı bozar, 

Usul bir gülüşün birden yapar. 


Kahırdan yıldızlar akar,

Nefretten şimşekler çakar. 


Şimdilerde her köşe hüzün kokar, 

Hayalin yerinde mi diye yoklar.


Günahlar insanı mahzenlerde saklar, 

Vicdan, dolu misali camlarımı taşlar.


Susuzluktan değil sessizlikten çiçeğim solar, 

Saatin tik takları saçlarımı yolar, yolar. 


Yanlış şık oluverir yıllar, yıllar,

Çünkü insanı asıl yoran doğrular, doğrular. 


Ağır, 

Çok ağır. 


Ağır ağır gidelim, 

Çok ağır. 


Turgay Urgur

Yorgan

 Büyük. Büsbüyük bir yorgana ihtiyaç var. 


Bir değil, on değil, yüz değil binlerce çocuk için. 


Kim vermek ister ki? 


Yüklükte fazladan duran, baza altından, kullanılmayan veya kendinizin veya çocuğunuzun üstündeki. 


Bir gecelik ödünç. 


Sonsuzluk uykusundaki çocuklar için. 


*   *  *


Kış geldi. 


Kimileri için ‘soğukluk’ getirir. Kar getirir. 


Kimsesizler için ise sadece onları getirmez. 


Açlık getirir. 


Hastalık getirir. 


Ayrılık getirir. 


Çaresizlik getirir.


Annesizlik, babasızlık, evlatsızlık getirir. 


Yetememek getirir. Gözyaşı getirir. 


Yıkılmış evler. Paramparça aileler getirir. 


* *  *


Sonsuzluk uykusundaki çocuklar için büsbüyük bir yorgan lazım. Ödünç. Kim getirir? 


Bir yorgan. Bir gecelik. 


Merhamet gibi insanı saran, 

Sevgi gibi sımsıcak, 

Güzel sözler gibi yumuşak ve insanlık kadar büyük, büsbüyük bir yorgana ihtiyaç var. 


Anne kokusunda ve baba güveninde bir yorgan. Aynı evimizdekiler gibi. Çocuklarımızın üstüne örttüklerimiz gibi. 


Sonsuzluk uykusundaki çocuklar için büsbüyük bir yorgana ihtiyaç var. 


Ödünç. Bir gecelik. 


Turgay Urgur

HÂLSİZLİK

  Geceler sana farklı bana farklı, Çok geç anladım sen farklı ben farklı. Gönül sarayımı yıkan, Anladım benden çok farklı. İnsan işte, andan...