Bir duman.
İnsanlığın üzerinde bir duman.
Yine insanın eliyle, insanın niyetiyle var olan bir duman.
Bir günlük değil, bir aylık değil, yıllardır bir türlü kalkmayan bir duman.
* *
Bencil, arsız, acımasız ve de sınırsız.
* *
Buna herhalde ‘savaş’ diyemeyiz. ’Katliam, soykırım, vahşet veya insanlık dışı suç.’ demek doğrusu.
* *
İşin en temelinde ‘normalleştirme’ vardı. Öncü birlikler tüm dünyada medya ağları ile ahlaksızlıkları, cinayetleri, hırsızlıkları ve aklımıza gelebilecek insan için olumsuz ne varsa hepsini de normalleştirdi.
Dizileştirdi, oyunlaştırdı, telefonlaştırdı, sıradanlaştırdı ve basitleştirdi.
Böylece katliam izlemek ile dizi izlemek arasında fark kalmadı. Çocukların katledilmesi cep telefonunda anlık bir görüntüye dönüştü. İzlemeği tercih edebildik ama neyi izleyecemiz ve süresi onların elindeydi.
Bir dizinin, maçın, Tv haberinin sonunun beklendiği gibi coğrafyamızda olup bitenlerin sonu bekleniyor. Sıradan olaylar ile kitlesel olaylar arasında psikolojik paralellik oluştu.
* *
Acının sahiplenilmesi konusunda ise çoğu konuda olduğu gibi bölünmüşlük var. Zor olan kısımlarından birisi de işte tam da bu. Böylesi büyük bir katliam bu kadar farklı yorumu getirmemeliydi diye düşünüyorum.
Doğru. Suçlusu biz değiliz.
* *
Lakin iş büyüyor. Yayılıyor. Şehitler, gaziler, yerinden yurdundan olanlar her geçen gün artıyor.
* *
Varsa ‘çözüme’ gel seslerini duyuyorum.
* *
Çözümü Orta Doğu ülkelerinden beklemiyorum. Şu ana kadar yapmalıydılar. İstemediler, güçleri yetmedi ve benzeri birçok neden sayılabilir. Sanırım şu anda çoğu kişinin de onlardan yana bir umudu varmış gibi görünmüyor.
Türkiye’nin bu olaya doğrudan müdahalesi ise katliam yanlılarının özellikle istediği. Öyle bir girişim onların ekmeğine yağ sürer. Lakin bu hafta içinde Devletimizin en yetkili mercilerinden hedefin ülkemiz olduğunu duyduk. Güçlü bir ordunun önemini hepimiz tekrar fark ettik. Güçlü, gelişmiş ve her zaman müdafaya hazır bir ordu ülkemizin vazgeçilmezi.
Boykota ama çok yönlü ve bilinçli bir boykota varım. Keşke boykot bir an önce genele yayılabilse.
* *
Acizane asıl ve etkili çözümü ise ‘bu felaketin’ Avrupa insanına anlatılmasında görüyorum.
İlginç bir öneri olduğunun farkındayım.
Çünkü bu işin düşünce kaynağını Avrupa’daki bir çok yönetim ve güç kaynağı oluşturuyor. Katliam ordusu arkasında bu gücü bildiği için bu kadar rahat. Lakin güç odakları ile halklar ’katliam’ konusunda farklı düşünüyor. Sokaklar, üniversiteler, gençler, anneler, öğrenciler savaş istemiyor. Batıdan başlayan bir uyanış Orta Doğuyu, Orta Asya’yı, Afrika, Uzak Doğu ve diğer okyanus ötesi ülkeleri harakete geçirebilir. Yoksa ülke olarak bizim de bu katliamı durdurmaktaki gücümüz yeterli gelmeyecektir. Yani diyorum ki! Bazıları için gereksiz ve uçuk bir fikir gelse de dünyadaki savaşlardan ve adaletsizlikten Avrupa insanının desteğini alarak çözüm bulabiliriz. Bu bir ‘sığınma’ çağrısı veya ‘acizlik’ çığlığı değildir. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘Dünya 5’ten büyüktür.’ sözü aslında tüm insanlığa bir çağrıdır.
Düşman ne yazık ki çok güçlü. Çözüm ise düşünce, mezhep, ırk,din, millet ve devlet ayırmadan iyiliği isteyen herkesle BİRLİKTE dur diyebilmektir. Bu birlikteliğe kendi içimizden başlamak ise en doğrusudur.
Turgay Urgur