11 Mart 2023 Cumartesi

MÜSLÜM BABA

 Rahmetli Ali Tekintüre yazdı, Rahmetli Müslüm Baba okudu.

Bize de dinlemek nasip oldu.
Roman gibi, şiir gibi, su gibi ruhlara şifa verdi.
Allah aşkına… bugün sokağa çıksan bağırsan, kapı kapı dolaşsan, el açıp dilensen; seni kim maziye götürebilir ki? Mazinin sokaklarında kim gezdirir? ZAMAN DENİLEN ağır tablonun yıllar ile paslanmış çivilerini söküp, onu kim siler? Rüyaya benzer bir şekilde koskoca bir ‘geçmişi’ gözünün önüne resim resim, albüm albüm, film gibi kim getirir? ‘Geçmişi’ hem getirir hem de yaşatır. Hem de gözünde damla damla hissettirir. Çocukluğunu, gençliğini, orta yaşını bir daha kim yaşatır? Üstelik bir karşılık beklemeden.
Cevap: MÜSLÜM GÜRSES
Bize çok soruluyor. ‘Bu müzik, bu sözler, bu sesler neden VAZGEÇİLEMEZ?’
Samimi manada cevap arayanlara diyoruz ki!
Neden mi?
Çünkü insanda KALP var.
MERHAMET VAR.
Karşısındaki; ondan kendisinde olmayan bir şeyi istediğinde onu verememenin verdiği çaresizliğin yarattığı ARAYIŞ var.
Bu arayışın ilk cümlesi aslında çok bilindik.
“Allah’ım ben şimdi ne yapacağım?”
Bu cümle şu demek: benim yapabileceğim en güzel ve doğru şeyi SEN bilirsin. Bana YOL göster demek.
MÜSLÜM GÜRSES buz gibi yaylaların ulu çınarıdır. Gölgesini kimseden sakınmaz.
Ayın şavkıdır. Karanlıkta sana yoldaş olur. Çünkü gündüzleri sözde herkes seninledir.
Buğday tarlasıdır. Güneşten korkmaz.
Bu sözler ( Müslüm Baba eserleri- linkte dinleyeceğiniz şarkı) insanın GEÇMİŞ kaydıdır. İnsan kendisi hem yaşayıp hem de yaşadıklarını resm edemez. Onu bir başkasının yapması gerekir. Ve o yapanın bir Usta olması gerekir. Ve Ustanın sende ve karşındaki kişide görünenleri değil GÖRÜLMEYENLERİ resm etmesi, yazması ve anlatması gerekir. Bu anlatışın kulağa her hangi bir söz gibi girmemesi gerekir. Kulaktan direk beyne değil önce usulca kalbe uğraması gerekir. Yoksa her hangi bir sözden farkı olmaz.
Usta bunu yaptığı zaman aslında kişinin geçmişinin ‘yaşayan bir numunesini’ var etmiş olur. Müslüm Baba Sevdalısı; o sözü dinlediğinde her hangi bir sözü dinlemiyordur, her hangi bir duyguyu hatırlamıyordur. Bizzat kendi geçmişini yaşıyordur. İşte bundan dolayı defalarca, aylarca ve yıllarca ‘o sözleri’ dinler. Ve hiç bir zaman sıkılmaz. Hep aynı aşk ve tutku ile dinler. Hatta bir şarkıyı bitirmeden asla diğerine geçmez. Ve bu eserleri herkesle dinlemez. Herkesin dinlemesini de istemez.
Dünyanın en ünlü psikologlarının çözemediği bir çok sorunu bu ülkede yıllardır Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Cengiz Kurtoğlu, Bülent Ersoy, Sibel Can, Ümit Besen, Bergen, Tüdanya, Devran Çağlar, Arif Susam ve daha niceleri çözüyor. Bugün Batı ülkelerinde bir çok buhrandan dolayı bir çok insan intihar ediyor ve psikolojik sorunlar yaşıyor lakin Türkiye’de bu oranlar çok düşük. Bunun iki büyük nedeni var. Birincisi ve olmazsa olmazı İNANÇ diğeri ise az önce adını zikrettiğim değerler/değerli insanlar. İDDİA İSPAT GEREKTİRİR. Çünkü bu insanların sözleri ve sesleri her seferinde insana UMUT veriyor. Evet yanlış duymadınız. Malesef ve üzülerek söylüyorum, iddia edildiği gibi karamsarlık değil umut veriyor. Neden mi? Umut hayalden GÜÇ alır. HAYAL KURAMIYORSAN UMUT EDEMEZSİN. Her seansta para verdiğin psikologlar sana hayal kurduramazlar. Onların öyle bir ilmi yoktur. Sadece geçmişi kurcalayıp bir şeyleri ya silmeni ya da onlarla yüzleşmeni isterler. Oysa Müslüm Baba insanı hataları ile, pişmanlıkları ile, iyi ve kötü ne yaşadıysa; onların hepsiyle kabul eder ve anlatır. Bunu da Allah vergisi sesi ile yapar. İşin doğrusu da zaten ‘hataları, günahları’ yokmuş gibi - silmiş gibi davranmak yerine onlarla birlikte yaşamayı öğrenmektir. İşte bundan dolayı HATASIZ KUL OLMAZ (O.G) kalplere işlendi. Hayal kurdurabilmeye tekrar gelirsek. Yukarıda isimlerini yazdığım Ustaların her hangi bir eserini dinleyip de kendisini hayal kurmaktan alıkoyacak bir baba/ana yiğit yoktur. Psikiyatri için imkansız olan onlar için çocuk oyuncağıdır. Neden mi? Çünkü onların ruhu hala bir çocuğun ruhu gibi taze ve diri. Örnek için konserlere bakınız. Konuşurken yüzlerine, gülüşlerine bakınız. Sıradan sohbetlerini dinleyiniz. Onlarda bir DERVİŞİN çocuk olmuş halini göreceksiniz. Bilge ama heyecanlı, sakin ve hünerli, sahnede hem kıpır kıpır hem de hayranlarına hakim. Ve hepsinden de önemlisi etrafındaki herkesle ( orkestra, dinleyiciler, ekran başındakiler) tılsımlı ve GRANİT bir BÜTÜNLÜK halinde.
Şükürler olsun! Bu gün HER dinlediğimde Rabbimin bana EMANET verdiği 3 NİMETE ( SHH) olan bağım/bağlılığım güçleniyor.
Geleceğime gidiyorum. Ve Müslüm Baba eşliğinde şimdiye bakıp gördüklerime şükr ediyorum. Evet…. MÜSLÜM baba insanı sadece geçmişe değil geleceğe de götürür. Oradan ŞİMDİYE bakarsın. Sahip olduklarına şükür edersin.
Aşıklar isterse;
umredeki dualarında,
Bandırmadaki çay bahçesinde,
Bir Ramazan Akşamı İstanbul Beyazıtta cami çıkışı ciseleyen yağmurda,
Pamukkalede travertenlerde,
Bir gece Balıkesir yolculuğunda otobanda Müslüm Baba’yı yanlarında bulabilirler.
Müslüm Baba cesaret veriyor. Umut veriyor. Ve birazdan dinleyeceğiniz şarkıda ‘Sen beni ömrünce unutamazsın.’ diyor.
Bana; ‘SANKİ BEN SÖYLEMİŞİM’ HİSSİNİ SONUNA KADAR VERİYOR. İşin en güzel yanı da isteyen herkese aynı hissi verebiliyor.
Ne muhteşem sözler, ne muhteşem bir yorum.
Allah rahmet eylesin.
Turgay Urgur
( Mevzu nedeniyle ‘takıldığımız’ psikolog kardeşlerimiz kusura bakmasınlar, gayemiz muhabbetten ibarettir.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...