10 Ocak 2021 Pazar

KURAKLIK ÖNCESİ

 Yokluktan herkesin az çok hissesi oluyor. İnsan az da olsa 'yokluklardan' bir şekilde ders alıyor. 

Bu ders bazen çok acı olduğundan gerektir, eskimeyenler boşuna dememişler: 'Allah yoklukla imtihan etmesin diye.' Çünkü insan yokluklar esnasında epey bir zorlanıyor. Sınanıyor. 

Paranın yokluğu, sevginin yokluğu, sağlığın yokluğu ve de nimetin yokluğu insana bir şekilde ağır geliyor. Bu yokluklar bazen geri gelmeyecek yaralar açıp gidiyor. 

Korona günlerinde bu yaraları ziyadesiyle hissediyoruz. 

Hissediyoruz ama ne kadar idrak ediyoruz?  İşte orası epey bir tartışılır. 

Hani kul penceresinden  bakıldığında olayların zahiri ve batini yani iç ve dış veya görünen ve görünmeyen nedenleri vardır ya; sanırım 'o' nokta sandığımızdan çok daha fazla önem arz ediyor.

Seri üretim yapan bir fabrikanın on binlerce ürünü içinden sadece bir tanesinde bile küçücük bir kusur olsa neredeyse fabrikanın tüm mühendisleri o kusurun nedenleri için çok detaylı bir çalışmaya girer. Bir an önce o kusurun asıl nedenlerini bulmak isterler. Çünkü o kusur ileriki günlerde daha büyük ve telafisi olmayan hatalar doğurabilir. Herkes oradaki kusurun bulunması konusundaki çalışmalara önem verir ve saygı gösterir. Bu olması gerekendir. Böyle bir durumda kimse oturup beklemez. Bir an önce normale dönmek ister. Hatta oturan olursa ayıplanır. Daha da ötesi işten bile kovulur. 

Günümüz dünyasında otomasyon içinde yer alan herkes kusurun düzeltilmesinin önemini bilir. Kusur yokmuş gibi davranılamaz. 

İnsan bir cıvatadan, bir kibritten daha mı az önemlidir ki başına gelen musibetlere, kazalara, hastalıklara karşı bu kadar ilgisiz kalır. Her şeyi zamanın çözmesini bekler. Ya da her şeyi kadere havale eder. Veya felaketleri hemencecik günahlara ceza olarak görür ve pasif bir teslimiyeti kaçış görür ya da işi tümden tabiata atar ve kendisini Sahipsiz, amaçsız görme garabetine düşer. 

Bugün bozduğumuz dünyanın bedenimizde açtığı hastalıklardan ziyade ruhumuzda açtığı marazlara dikkatimizi vermeliyiz.     

 

 

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...