9 Ağustos 2018 Perşembe

MED CEZİR



Ne diller döktüm,
Başı eğilmesin diye.
Başından güller döktüm,
Yüzü gülsün diye.

Kim bilir yıldızların ne zaman kayacağını?
Hayal iken kâbus olup kan kusturacağını,
Koca kâinatın dar gelip,
Bir avuç toprağın yar olacağını,
Kim bilir?

‘Arsız düşünce’ değil mi? Beni edepten soyan,
Ruhum çıplak sokağa koyan,
Vicdanım değil mi arkamdan konuşan?
Sonra da günahımla baş başa bırakan.
Peki, hadi…. her şeyi anladık da; sen değil misin?
Hiçbir şey olmamış gibi davranan.

Sen değil misin?
Ne oldu? Sustun.
Yoksa .. Varlığını mı kustun?

Doğru ben karanlığa aşığım,
Belki de sadece buna alışığım,
Alışmanın kaçınılmazlığını kim bilirdi ki?
Kabullenmenin zorluğunu,
Ya da … alıştıkça zorlanmanın kaçınılmaz kabulünü kim bilirdi ki?
Bilseydi kimse sevmezdi.
Sevmek istemezdi.  

Yoksa 'Sevmek!' birisinin elinden ölmek mi?
Ya da ölüme terk edilmek mi?
Yaşasın adalet! Öldüren de ölüyor.

‘Çocuksu hayallerim’ değil mi? Beni maskara eden,
Yaşlansam da ruhumu eğlendiren,
Vicdanım değil mi arkamdan konuşan?
Sonra da günahımla baş başa bırakan.
Peki, hadi…. her şeyi anladık da; sen değil misin?
Hiçbir şey olmamış gibi davranan.
Sen değil misin?

Ne oldu? Sustun.
Yoksa .. Varlığını mı kustun?

Evet. Yıldızların ne zaman kayacağını bilseydik,
Umutlara tutunmazdık delicesine,
Sevilenin katil olduğunu bilseydik,
Arsız düşüncelere mağlup olmaz,
Çocuksu hayaller kurmazdık. 

ve hiç bir şey olmamış gibi davrandığında,
Her gün öl diye,
Alış diye, 
Kabüllen diye, 
Zorlan diye
Bu günahın yarısını,
Vicdanımla birlikte yanına bırakırdık. 

 Ne diller dökmüştüm
Başın eğilmesin diye.

Başından güller dökmüştüm,
Yüzün gülsün diye.



TURGAY URGUR


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...