Madalyonun
görünen yüzünde hırsızlık ve ihanet vardır. Asıl olan ise diğer yüzüdür.
Psikolojik
olaylarda toplumun hassasiyetleri üzerine oyunlar oynanırken başka alanlarda
asıl çalışmalar yürütülür. 17 Aralık olaylarında bunun çok profesyonel bir
uygulamasını görmekteyiz. Akp seçmeni tarafında ‘ihanet’ hassasiyeti ön planda
olurken, cemaat ve diğer partilerin tarafında ‘hırsızlık’ hassasiyeti devreye
sokulmuştur.
Bu bağlamda aslında ülkede yaşayan herkes bir algı dayatmasıyla
karşı karşıya diyebiliriz.
Hoşgörü
girişimleri ile camia hem içeride hem de dışarıda oryantalist bir yerleşme
stratejisi geliştirmiştir. Bu stratejinin başarılı olduğu konusunda şüphe yok
gibi gözüküyor.
Tayyip
Erdoğan’ın tek adam liderliği ve gerek Milletvekilleri ve Bakanları üzerindeki
gücü şaşırtıcı bir başarı getirmiştir. Seçmenin nazarında Akp Tayyip Erdoğan
ile tanımlanmaktadır.
Geçen
yıllarda bu iki faktör, Türkiye’de gücün ve sermayenin el değiştirmesi adına
çok mesafe kat etti. Güçlü olmasalardı Ergenoku’nu gölgede bırakacak ve
tahliyeleri değersizleştirecek mahiyette olaylar gelişmezdi.
Devlet
içerisine yerleşme ve yapılanma adına çok yıllarını vermiş olan Camia’nın
klonladığı insan tipi kendisini ve milletini maalesef tanıyamamış. Kendisini
hem tanıyamamış hem de tanımlayamamış çünkü Milli menfaatler konusunda son
yılların en bariz eksen kaymasını onlar yaşadı. Yayın organlarına, içerideki
kişilerine ve kendilerine sağlanacak olan dış desteklere o kadar güvendiler ki
erkenden zafer sarhoşluğuna girdiler. Yaptıkları hataları halen daha kabul
etmemeleri ise ‘tanımlama’ sorunlarını ortaya seriyor. Dikkat edersek geri adım
atılmadığı gibi tabanı ikna etmek adına yeni hipnopedik telkinler kullanılmaya
devam ediliyor. Devletin kurumlarında memur olarak çalışmak ‘Kayıtsız şartsız
Devletin tek sahibi’ algısını kendi içlerinde büyütmüş. Olayı hırsızlık ve ev
sahipliği çerçevesinde yürütmenin tabandaki karşılığı budur. Üst tarafın
yaptıkları ise işin asıl ana kırılganıdır. ABD bölgede ve de özellikle Türkiye’de
yeni bir beyin gücü peşinde. Bu gücü hem kendi içerisinde hem de dış ülkelerde
kullanmak istiyor. Bu Camia’nın işine geliyor çünkü yayılmacı politikasındaki
bazı engelleri böylece çok kolay aşabilecek. Uzak doğu ülkeleri, Rusya, Çin ve
İran gibi ülkeler kendilerini diğerlerine göre daha korumacı gördükleri için
ABD-Camia yakınlaşması ve iş-birliği en kısa ve etkili yol olarak görülüyor. Camia
ile kamufle olmuş ABD büyüme ve ayakta kalma arayışı içerisinde olan ülkeler
için kısa vadede dikkat çekmeyecektir.
Devam edecek,
Turgay Urgur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder