12 Ağustos 2012 Pazar

Suriye 1

Olaylara ideolojik bakmanın zamanı çoktan geçti. Oyunu veren seçmenin en doğal haklarından bir tanesi de memleket yönetimi ve etrafımızda gelişen olaylar hakkında bilgi sahibi olmayı istemesi.  Tarihten günümüze bakan yönüyle demogojik bir savaştan öte Millet olma şuurunun gerekliliğini topluma anlatmak gerekiyor.

 Gerek iktidarın gerekse muhalefetin dış politakadan oy devşirme zihniyeti ne yazık ki tavan yapmış durumda. Partilere oy veren insanların da "koşulsuz, şartsız" destekledikleri partilerin ve düşüncelerin avukatlığını yapması ayrı bir düşünce felci.

(nedense bir girizgah yapasım geldi.) 

Suriye'nin halkını oluşturan milletler ve mensup oldukları dinlerin dağılımı aşağıdaki gibi.

% 77-83 Arap -%8 Kürt ,% 5-6 Türk ,% 2 Ermeni,% 1 Çerkez% 1 diğer, ayrıca Filistin ve Iraklı mülteci
 Sünni (%74), Nusayri (%12), Hristiyan (%10), Dürzi (%3) ve az sayıda diğer Şii İslami hizipler (İsmaili, Caferi), Yahudi ve Yezidi.

Esed'nin ailesi de Nusayri. Azınlık olmasına rağmen Sünnilerin üzerinde hegamonya kurulmuş. İşin en ilginç yanı da belkide kürtlerin nüfustaki oranları az olmasına rağmen Türkiye'de son gelişen olaylarla birlikte Suriye'nin kuzeyinde tehdit olarak algılanmasında. Haklılık payı da yok sayılmaz çünkü Kuzey Suriye'de kasabaların giriş ve çıkışlarını kontröl altına almaya başladılar. Yönetimde üstünlüğün tamamen illaki nüfus dağılımına göre olmasını beklememekle birlikte dış güçlerin bölgenin genelinde azınlıklara yönetimde güçlendirmeye çalışması "demokrasi" algısındaki farklılığı bariz bir şekilde gösteriyor.

Türkiye ile arasındaki en önemli tarihsel bağ da 400 yıl Osmanlı yönetiminde kalması. Son 70 - 80 yıllık tarihsel travma her ne kadar bizi haritadaki sınırlarla sınırlı tutsa bile bölgeye karşı (hak ettiğimiz) bir duygusal bağın ve tarihsel yüzleşmenin olması gayet doğal.

Bölgeye Malazgirt savaşından önce ve sonra yerleştirilen Oğuz boyları özellikle Haçlı seferlerine karşı mücadele de rol almışlar ve kutsal topraklara giden yolların güvenliğini sağlamışlardır. Bugün Hatay, Gaziantep, Adana, Kilis, Şanlıurfa da Suriyedeki Türklerin akrabaları yaşamaktadır. 

Suriye, laik olan tek Müslüman Arap devletedir. Her ne hikmetse buna rağmen batıya ve Abd'ye diğer Arap devletleri kadar yaranamamıştır. İsrail ile yaptığı ve mağlup olduğu 6 gün savaşları Suriye'nin gücü hakkında bize fikir vermektedir. Çıkış düşüncesi 'özgürlük, sosyalizm' olan Baas partisinin Irak'tan sonra şimdilerde Suriyede de sona yaklaşmakta olması Pan-Arabizm düşüncesinin geldiği noktayı gözler önüne sermektedir. Bölge için  yeni haritaları düşünmek erken mi bilmiyorum ama hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı izlenimi son Clinton-Davutoğlu görüşmelerindeki "en kötümser tablo" için hazırlıklarda gizlenmiş durumda. Clinton'un Davutoğlu, Erdoğan ve Gül ile görüşmelerindeki jest ve mimikleri oldukça manidar. Kucaklayıcı bir şekilde 'eller açık', kahkaha dolu gülüşler. Kendi ifadeleri ile "en iyi yeri sona saklamak gerekirmiş." Acaba ne demek istedi ?

Turgay Urgur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...