9 Nisan 2022 Cumartesi

Lise

Liseyi ilçem Acıpayam'da okumak istiyorum.

İstiyorum ama buradaki okullardan en azından bir tanesinin puan ile öğrenci almasını istiyorum. 

Sırf puanla öğrenci alıyor diye Denizli merkeze veya yakın ilçelere gitmek istemiyorum. 

Ailelerimiz ve buradaki öğretmenlerimiz bizler için çok ama çok fazla emek veriyor.  

Biz öğrenciler de başarılı olmak için elimizden geleni yapıyoruz. 

Eğitim hayatımdaki başarılarımızın devam etmesi için de liseyi ilçemde puan ile öğrenci alan bir okulda okumak istiyorum. 

İnşaallah günün birisinde ilçemde Fen lisesi de açılır ama ondan önce buradaki okulların puan ile öğrenci almaya başlaması tüm diğer öğrenci kardeşlerim için de iyi olacaktır. 

İstediğim çok bir şey değil, imkansız değil. Tek yapılması gereken Acıpayamlı öğrencilerin Acıpayam Sevdalıları tarafından sahiplenilmesi. 

Hak ettikleri ortamları onlara sunarak lütfen Acıpayamlı öğrencilere sahip çıkınız.  Lütfen biz çocuklarınıza sahip çıkın.  

Dileyen tabi ki de Acıpayam dışındaki başka okullara gidebilir. Kendisini nerede daha başarılı görecekse oraya gitmesi onun için iyi olacaktır. Ben o kardeşlerimi de çok seviyorum. 

Pek kıymetli Acıpayamlı büyüklerim! İnanın sizden yapamayacağınız, sizlere maddi yükümlülük getirecek, zamanınızı alacak bir şey istemiyorum. 

Ben İlçemi seviyorum. Allah nasip ederse bir gün İstanbul'daki bir üniversitede eğitim hayatımı sürdürmek istiyorum ama öncesinde benim lise hayatımı başarılı bir şekilde tamamlamam gerekiyor. Herkes için sorun olmayabilir ama liseyi başka yerde okumak benim için konaklama, ulaşım, yemek, güven, maddiyat gibi bir çok sorunu beraberinde getiriyor. Hem böyle güzelim bir ilçem varken neden lise için başka bir yere gideyim ki? 

Bir Acıpayamlı öğrenci olarak benim pardon düzeltiyorum BİZİM bunu başarmamız gerekiyor. Anneler, babalar, öğrenci arkadaşlarım, öğretmenlerim, akrabalarım, komşularım yardımınıza ihtiyacım var. Sanırım bizim bu derdimiz gözden kaçıvermiş. Olabilir. Hiç de geç değil. 

Her Acıpayamlı hayatındaki bir sonraki toplantıda, buluşmada, çay sohbetinde bu konuyu gündemine alırsa Allah'ın izniyle bu işi neticeye ulaştırırız. 

Eminim ki! Her aile bunu evinde benim gibi çocukları ile değerlendirince benzer ve hatta daha güzel fikirler oluşacaktır. 

Yaşasın okullarımız! Yaşasın eğitime gönül vermiş herkes! Yaşasın Acıpayam! 

Biz öğrencilere sahip çıkın. Allah razı olsun. Hayırlı Ramazanlar, Selamlar

(Siyasi olmayan yorumlar dışında yapıcı her türlü desteğe ihtiyacımız vardır. Her Acıpayamlının faydasına olacak bu fikrin siyasi polemiklere kurban edilmeyeceğinden eminim.Yazımın paylaşımı serbesttir. Bilhassa okuyarak yapılan paylaşımlar ve destekler sayesinde inşaallah bunu 2022-2023 eğitim yılında başarmış olacağız. ) 






  








11 Mart 2022 Cuma

Benden

Zaman yeteri kadar hızlı lütfen onu daha da hızlandırmayalım. Biraz sakinlik hepimize iyi gelecek. Bir şeyler değişsin veya bitsin diye beklemek insanı çok yoruyor. Hem de hiç bir işe yaramıyor. Çayın demlenmesi kıvamında, içmesi tadında ve araya usul usul bir kaç cümlecik iliştirme sadeleğinde geçen günler insanı dinlendirecek. Bırakalım da zaman gergefini örsün, bize de seyrin keyfini yaşamak kalsın. 

Çok izlemek, çok farklı çeşitleri görmek, çoğunu almak doğru değil. Yine kendimizi azlıkta bulacağız. Nedense içimde 'duygunun' ve 'düşüncenin' bile azını istemek gibi ruh hali var. 'Az' insana sorunsuzluk getiriyor. Ne kadar az o kadar rahat. 

 *    *   *

Sabır lazım. Her zaman olduğu gibi sabır lazım. Herhalde başlangıca hangisini koyarsın deselerdi. Sabrı koyardım.

Şükür lazım. 

Tevekkül lazım.

Paylaşmak lazım. 

Bunları yaşarken bir de okumak lazım. 

Doğayı, dostluğu, insanlığı ve de olup bitenleri doğru okumak lazım. 

Bunların sonuncunda ise 'bir duruşa' sahip olmak gerekiyor. 

Onsuz da işin gerçeği pek bir şey olmuyor. 

*    *    *

Sabrın gücü hiç şüphesiz ilahi bir tavsiye olmasından geliyor. 

 Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Doğrusu namaz çok ağır ve çetin bir iştir. Ancak o, Allah’a duyduğu derin saygıdan kalbi ürperenlere ağır gelmez. (Bakara) 

Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım isteyin! Çünkü Allah, sabredenlerle beraberdir. (Bakara)

Sizi mutlaka biraz korku ve açlık ile; biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden noksanlaştırmak sûretiyle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele! (Bakara)

*     *     * 

Sabırla ilgili ölçüyü ve örneği yine her zaman olduğu gibi Peygamberlerin yaşantısında aramak gerekiyor. Çünkü en kolayı ve neticesi en kesin olanı onların yöntemi. Bence Onların sabrındaki  en büyük güç BEKLENTİSİZLİK. 

Beklenti iyi bir şey değil. İnsanı gereksiz yere zorluyor. Dahası insanın masum duygularının arasında şüphe tohumlarını ekiyor. Durduk yere bir de onlarla uğraşmak gerekiyor. 

Çalıştıktan ve duasını ettikten sonra yapılacak tek şey gerisini Allah'a bırakmak. 

*     *       *

Savaş çok kötü. Ama her savaş kötü. Savaş istememenin yolu GÜÇLÜ OLMAKTAN geçiyor. Kuzeyimizdeki ve Batımızdaki savaşlara alışık değiliz. Alışmayalım da. Hiç olmasın. Lakin herkes Türkiye gibi huzur istemiyor. 

*    *     *

 




22 Şubat 2022 Salı

FREEDOM

 

Most people assume that kicking a football ball in a stadium is freedom while a few of them conceptualize that flying a kite is the factual freedom. Moreover a great many have the idea that it’s an eraser which wipes out all the sorrows. Actually it is neither a pilot who flies you to the sky nor glasses that visualizes the world colorful.

Indeed, freedom is touching the silk like leaves of olive trees in the forest. Getting children orage juice. Having chairs to host your visitors. Consequently and briefly, it’s not a worthless value sold for money. Thus find your way to the freedom promptly if you long for tranquility.

Turgay URGUR

6 Şubat 2022 Pazar

Batıldan hakka

Menfi felsefe fasid çıkarımlarımı ile kendi kendisini çıkmaza sıkıştırınca; çareyi ya dini değerlere hakarette ya cinselliği ön plana çıkarmakta ya da kendisini dünyanın adalet mihengi görmekte arar. Biz bunu Godot’u Beklerken de, Demaronda, …. gördük. Zaman içinde bu batılının batıl zakkumlarına dönüştü. İşin kötüsü bu zakkumların tohumları doğuya ve bilhassa İslam topraklarına da saçıldı. Aynı tohumları Tv programlarında, sanal kişilik arayış alanlarında ve günlük dilde görüyoruz. 

29 Ocak 2022 Cumartesi

4 cümle


(Her cümle zahirden batına bir şifa arayışı, teselli yoklayışıdır. Meftun olunan bir yare bakide bir saadet davetidir. Dünya faniliğinden geçiş, şükür ile yoğruluş, masivayi bilinç ile terk ediştir. Varsa konuşulacak bir iyilik onu konuşmak, yoksa susmaktır. Yıllardır maruz kalınan ayrıştırmaya, sınıflandırmaya karşı bir eylemdir. Aslına dönüştür. Tüm bunları hayatın fıtriliği içinde insanın maddiyatını ve maneviyatını saf dışı bırakmadan aramaktır. Dağınık gibi arz edilen fikriyat kesretten vahdete giden ana yolun tali yollara gereksimindendir. Lakin takdir tercihe bağlıdır. Bu yollar size de tanıdık ise belki okumak keyif verir. Tanıdık değilse yolculuğumuzu başka cümlelere bırakırız. Letafetsizliği de her daim kendimizde ararız. Çünkü hayat böyledir. Acizlik ve yetersizlik bu koca kainatta hep kendimizden başlar. Çünkü ebedi hayat acizliğin idraki ile anlaşılır. Gurur ilim kapısının önündeki kardır, buzdur. Erimeden o kapı açılmaz. Erimeden açılmaz. Kelimetullah yegane sığınağım. Nefsim talebe. Okuyucu hekimimdir. 18 yıl sonra meczup bir yolcunun çantasından çıkan bu kağıtlar ise gönül dostlarıma bir hediyemdir.)
Elinde bir çanta içeriye girdi. Herkesi her zamanki içtenliği ile selamladı. Odada son kalan sandalyeye oturdu. Hal hatır sorma faslı her zamankinden daha da hızlı geçti. Herkes ne diyeceğini merak ediyordu. Çantasını önüne aldı ve düğmesini çevirdi. Sessizlik odayı sarmıştı. İki üç sayfayı çıkardıktan sonra çantayı yine önüne koydu. Bir eliyle dağılmış saçlarını düzeltti ve ardından elindeki kağıtları herkesin göreceği şekilde havaya kaldırdı. ‘Hazır mısınız?’ dedi. Bir kaç kişi düşük bir tonla ‘evet’ derken diğerleri sadece başını doğrular mahiyette öne eğdi. Sabırların artık tükendiği her hal ile aşikardı. Tam 18 yıl olmuştu. Dile kolay tam 18 yıl. Bu süreçte aralarından iki kişi vefat etmiş, bir kişi hastanede yoğun bakımda yatmakta ve bir kişi de psikolojik sorunlarından dolayı kendisini eve kapatmıştı. Okuma gözlüğünü burnunun ucuna kadar getirdikten sonra son bir kere gözlüğünün üstünden oturanlarla göz göze geldi. ‘Başlıyoruz.’ dedi ve ilk cümleyi okudu.
Bana ümit vereceğine zaman verseydin keşke,
Kendimi anlamaya çalışırdım.
Hayatın içinde ölüm var derdim.
En azından bir çok gereksiz uğraşı terk eder boşuna yorulmazdım.
Kimseyle tartışmaya girmez, yok yere üzülmezdim.
Keşke zaman verseydin.
Belli mi olur? Gerçekleri öğrenirdim. Çocuksu düşler kurmazdım.
Özenmezdim mesela. Kimseye imrenmezdim. Her şeyi ve herkesi olduğu gibi kabullenir, yorum bile yapmazdım.
Yok denecek kadar az konuşurdum. Bir kaç teşekkür ifadesi ile hayatımı sürdürür, selamı alacak bir nefesle idare ederdim.
Keşke zaman verseydin. Yazmadım mesela. Okumazdım. Karın tokluğundan başka bir şey için çalışmazdım.
Sokağa çıkmazdım. Yağmura başka bir anlam, yeşeren buğdaya başka bir anlam, geceye başka bir anlam vermezdim.
Mezarlıklara gidip boş kabirlere uzanmaz, ovaların ortasında ufukları zorlamazdım. Anlam peşinde koşmaz ve sorular sormazdım.
En güzeli de ne olurdu biliyor musun?
Ağlamazdım. Ağlamaz.
İkinci cümle:
Herkes gibi bana da ya Necip Fazıl ya da Nazım Hikmet dediler. İkisini birden beğenme şansını vermediler. Önümüze iki yol, iki seçenek koydular. Gitmemek gibi bir lüksümüz olmadı. Çünkü irademizin olmasını istemediler. Batıya özenmemizi istediler ama iş Batılının sahip olduğu haklara gelince 'Hayır Sen özenmekle mükellefsin.'dediler. Oysa bizim istediğimiz aşkın farklı tariflerini almaktan başka bir şey değildi. Çünkü canımız yaşamak çekti. Yıldıza, geceye, gökyüzüne doymak çekti. İstiklal caddesi hepimizindi. İllaki bölmeye gerek yoktu çünkü biriktirmemek şartıyla her şey yeterliydi. Aç olan ile sofrayı paylaşmaktan başka bir mutluluk var mıydı? Bir sırtı sıvazlamak bin ağacın yaprağına değmek gibiydi. Sahip olmak aslında sahip olduğunu verebilmekti. Geçen yıllar hep bunu bağırdı. ‘Yaptığın iyilikten başka hiç bir şeye sahip değilsin.’ Kimine göre 18 kimine göre 48. Sürenin uzunluğu değil mesele. Mesele var oluşa uygun davranıp davranamadığından ibaret. Mesele bu. Bir kelebek az yaşar ama varlığına uygun yaşar. Ya ....bir kardelen zorda açar ama varlığına uygun yaşar. Güneşin batışı doğuşu kadar varlığına uygundur. Ve büyük müjde ‘ölüm’. Ölümün varlığı hayatın varlığı kadar hem uygun hem de gereklidir.
Üçüncü cümle:
İşin aslı ortada bir ‘emanet’ vardı. En mühim mesele onu verildiği gibi muhafaza etmek ve hikmetini bilip ‘emaneti’ bu dünyada asıl Sahibine satmaktı. Çünkü ümit ve zaman sadece bu şekilde bir manaya bürünürdü. İşte o zaman; boşuna yüklendiğim dünya derdinden kurtulup doya doya varlığımı hissederdim. Vicdanımı azap içinden alıp şu büyük kainatın seyrinin tadını çıkarırdım. Dünya bahçesinin bir arısı olur bana verilmiş ilhamın gayrısıyla uğraşmazdım.
Ümit değil zaman verseydin keşke! Aklım hizmetine köle olur; senin tattığından lezzet alır, senin kokladığından kendimden geçerdim. Derdini soğurur, dermanına koşardım. Senin yanında hep susardım. Varlığını dinlerdim. Varlığından öğrenirdim. Esmaül Hüsnama kapım olurdun. Tıklatırdım. Açılır diye, açılacak diye sessizce beklerdim. ‘O’ kapıda beklemenin tadına varırdım. Sanki açılmış gibi, sanki içerideymişim gibi huzur dolardım. Sonra bir daha tıklatırdım. Tekrar uyanırdım. Açılmasını beklerken ‘beklemenin içinde’ bir daha bir daha kaybolurdum.
Dördüncü cümle:
Elhamdulillah. Bana ümit değil zaman vermişsin. Bugün anladım ve iyi ki bugün anladım. Önceden anlasaydım bu kadar kıymetli olamazdı. Yitirirdim. Ziyan ederdim. Kaderin bilgeliği yine cehaletimi örttü. Zaman dediğim sonsuz bir saadet sözü vermişsin. Dünyada iken cennetin içinde olduğumu anladım. Önünde beklediğim kapının zaten açık olduğunu fark ettim. Açıkmış. Tüm kapılar açık. Elhamdulillah iradem varmış. Bana mesuliyet veren iradem ne kadar da güzelmiş. Ve satıyorum. İrademi asıl Sahibine satıyorum. Yine yazacağım, yine okuyacağım lakin senin ile Rahmeti Rahmana giden yolun dağını, taşını, kuşunu, çiçeğini yazacağım. Sevmek kendinle başlar diyeceğim.
Ağlayacağım. Ağlayacağım. Ve hayatımın sonuna kadar ‘Bana ümit değil de ZAMAN verdiğin’ için hep şükredeceğim.
Dört cümleyi de okuduktan sonra gözlüğünü eline aldı. ‘Biliyorum sizleri çok beklettim.’ dedi. Ve devam etti: Ama çaresizdim, hem de çok çaresiz. Bu geçen yıllarda pişmanlıklarım hep irademe hakim oldu. ‘Hatalarım ile konuşmak.’ ise zamanla benim için kendimi bir türlü alamadığım sohbetlere dönüştü. Kimseye ihtiyaç duymuyordum. Onlar (hatalar) hem sordular hem cevapladılar. Teselli ettikleri kadar utandıra utandıra yerden yere de vurdular. Onlarla konuşurken ne bir kitap ne de bir arkadaş aradım. Bir müptela gibi her gün ayağına gittim. Söz dilendim. Ne dediyse yaptım. Taki bir gün yine ayağına giderken bir çocuğa rastlayıncaya dek. Çocuk bana çok şeyler anlattı. Onları size şimdi anlatmayacağım. Hazır değilim.
Kimse bir şey sormadı. Kağıtları çantasına geri koydu. ‘Allah’a emanet olun.’ dedi ve odadan ayrıldı. Oda yine sessizdi.
(Bölüm 1 son)
Turgay Urgur

6 Ocak 2022 Perşembe

MUTFAK

 Mutfakta olmak güzeldir. Elde avuçta ne var ne yok bilirsin. Yarın birileri sorduğunda cevap verebilirsin. Azla da, çokla da övünecek bir yüzün olur. Olanla yetinirsin. Hem kimse seni aymazlıkla da suçlayamaz. Dahası mutfak insana doğal ve gerçek bir vakur katar. Gelen geçen eline bakar. ‘Nasıl yapıyor?’ diye usul usul merak eder. Sorar. Öğrenmek ister. Saygı duyar. Ha … işin yoruculuk tarafı elbette vardır ama iyi(rahat) uyursun. Üstün başın illa ki biraz batar ama ortaya çıkan işin her şeye değeceğini zaten biliyorsundur. Onun için sakınmazsın, elini korkak alıştırmazsın. Acıdan arzulanan bir tat, ekşiden özlenen bir lezzet çıkarırsın. En keyifli yanı ise tüm işin bittikten sonra ‘birilerinin yemesinden’ mutlu olursun. Mutfak insana şükür etmeyi öğretir. Verileni paylaşmayı öğretir. Bir de kendini dinlemeyi…


TURGAY URGUR

5 Ocak 2022 Çarşamba

Halden

Matemin mahremimdir paylaşmam,

Sekrim sensizlik halimdir ayılmam.

Daldıkça dalarım, insanlığa karışmam,

Özlemim gayrı madumdur daha da sancılanmam.

25 Aralık 2021 Cumartesi

Eğitimin sevgi yolu

 Eğitimin sevgiden başka bir yolu yok. 

İnsanları zorla bir yerlere götürebilirsiniz, istemedikleri işleri mecburiyetle kabullendirebilirsiniz. 

Ama bir kitabın büyüsünü, rakkamların sihirli gücünü, kelimelerin vazgeçilemeyen tutkusunu onlara zorla tattıramazsınız. 

Şefkat ve sevgi ile sunulan bilgilere ihtiyacımız var. Klasik, yeni, geleceğe yönelik fark etmez tüm fikirler onlara en içten duygularla verilmelidir. 

20 Aralık 2021 Pazartesi

yolcu 3

 Yolcu giderken, kenardakiler durdurmuş.

-Nereye?
Sınıra.
-Daha erken değil mi?
Benden önce varanlar var.
-Gel ‘gündemimiz’ var. Herkes bunu konuşuyor.
Ben epey geç kaldım. Duramam. Dursam da bir faydam olmaz. Belki de zararım bile olur.
-Seni kıskandım.
Acınacak halim çokken kıskanılacak yerim yoktur.
-Ben de gelebilir miyim?
Herkes gelebilir. Merak etme zaten istemesen de götürüyorlar.
-Peki ya … ‘gündem’?
Canım benim. Onu alamıyoruz. Ne gündemler dünde kaldı. Ama bu yolculuk hep devam etti. Bismillah deyip yola çıkalım. Şükür edelim, dua edelim ve de çokça çalışalım.

14 Aralık 2021 Salı

(Yeni yazım ) 5’erli soru çözme YÖNTEMİ


Bu yöntemi denemeden geçmeyiniz! Her türlü sınava hazırlanan gençlerimiz ve çocuklarının başarısını gönülden isteyen pek kıymetli velilerimiz bu sistem HEPİMİZE iyi gelecek.
Çok ama çok faydası olacak.
Deneme öncesi konulara hâkimiyet kazanmak, süreyi doğru kullanmak ve yanlışların sayısını hızlı bir şekilde azaltmak için 5’erli soru çözme yöntemini kullanınız.
NASIL? Aynı konuya ait en az 100 soruluk bir testin sorularını 5’er 5’er çözünüz. İlk 5’li çözümden sonra HEMEN şıkları kontrol ediniz. Yanlış olan sorulara bakınız. Bazen doğruyu öğrenmek için konuya gitmeniz ve 15-20dakika arası araştırma yapmanız gerekebilir. İşte tam bu süreç TAM ÖĞRENMENİN GERÇEKLEŞECEĞİ SÜREÇ olacaktır. Benzer soru(lar) karşınıza geldiğinde çok hızlandığınızı ve kendinizden emin bir şekilde soruyu çözeceksiniz. 5’erli soru gruplarının çözümlerini araştırmak için kendinizi zaman ile sınırlandırmayınız. Bir sorunun çözümü bazen 1 dakika, bazen 10 dakika ve bazen daha fazla sürebilir. İlk 5’li grubu bitirdikten sonra diğer 5’li gruba geçiniz. Herhangi bir dersten ilk 100 soruyu bu sistem ile çözdükten sonra yanlışlarınızın azaldığını ve hızlandığınızı fark edeceksiniz.
NEDEN BU SİSTEM? Yapılan yanlışa sıcağı sıcağına bakmak SORUYA VE KONUYA olan ilginizi arttıracaktır. Yanlıştan sonra geçen süre uzun olmadığı için soru ve konu hakkında DAHA ÇOK BİLGİYİ hatırlayacaksınız ve yanlış sonrası öğrenme daha sağlam pekişecek. Kısacası yanlışı ANINDA GÖRECEKSİNİZ. İlerleyen sorularda benzer soru ile karşılaşmak ise sizi zihinsel olarak doğrudan önceden çözdüğünüz soruya götürecektir. Aynı zamanda öncesinde 5’li gruplarda gördüğünüz, uğraştığınız sorularla yine karşılaşmak ve doğru çözüme ulaşmak sizi motive edecektir.
AVANTAJLARI NE OLACAK?
-50’li ve 100’lü soru çözümlerinden sonra gözünüzde büyüyen YANLIŞ KONTROLLERİ ortadan kalkmış olacak. Çünkü 100 soru bittiğinde artık kontrol etmeniz gereken bir yanlış olmayacak.
-Test arasında konu çalışmanın faydalarını bizzat yaşayacaksınız.
-Konu çalışmak sizin için ekstra bir süreç olmayacak. Testler arasında rutine dönecek. Konu çalışma hızınız da artmış olacak.
-Bu sisteme zaman ayırdıkça doğrularınız artacak ve kendinize olan güveninizi yeniden kazanacaksınız. Daha fazlası, daha fazlası için mücadeleye devam edeceksiniz.
-Bu sistem ile hem soruya hem de konuya TAM GEREĞİ KADAR ZAMAN AYIRMIŞ olacaksınız.
-Zorlandığınız dersler bile daha kolay gelecek. Bu nedenle bu sistemi özellikle çok zorlandığınız konularda deneyiniz.
EK TAVSİYELER
-En az 100 sorunun benzer konudan olmasına dikkat ediniz. Farklı derslerin testlerinden oluşan bir testten ziyade tek bir dersin tek bir konusuna yoğunlaşın.
-Elinizde benzer konunun yeteri kadar sorusu olduğundan emin olunuz.
-5’li soru çözümleri için kendinizi zaman ve mekan ile sınırlandırmayınız. Teneffüste, boş derste, otobüste her yerde soru ile uğraşmaya psikolojik olarak hazır olun.
-TAM SÜRELİ TEK OTURUMLU DENEMELERDEN DE ASLA VAZGEÇMEYİNİZ! (Bu sistem sizi tam süreli oturumlar öncesinde hazırlayacak bir süreçtir.)
-Çoktan seçmeli sistem gayet adil bir sistemdir. Sizler de doğru, pratik ve verimli yöntemler ile net sayılarınızı arttırabilir ve istediğiniz hedeflere ulaşabilirsiniz.
-Çalışma öncesi dualardan ve şükürden asla vazgeçmeyiniz.
Bu sistemi şu an 3 sınıfımızda aktif olarak kullanmaktayım. Öğrencilerimden bire bire dönüşler alıyorum. Herhangi bir olumsuzluktan bahseden olmadığı gibi yukarı bahsettiğim faydalarını bizzat gördüklerini söylediler. Yani de denedik ve sonucu gördük. Önceki yıllarda da BU VE BENZERİ SİSTEMLER İLE gençlerimizi Türkiye’mizin marka üniversitelerine gönderdik. Merak edilenler için paylaşımın yorum kısmı kullanılabilir.
Denemeden geçmeyin!
(Çok çalışmaktan, çok çok dua etmekten başka çaremiz yok. Hep çalışacağız, hep çalışacağız. Şikayet etmeden, gereksiz konulara girmeden hep mücadele edeceğiz. Bize emanet pırlanta gibi bir gençlik var. Bize emanet bir ÜLKE VAR.)
Turgay URGUR
ACIPAYAM ANADOLU LİSESİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

2025 Açılış Konuşmam

 İnsan neyi özler? Sevgiyi, huzuru, barışı, başarıyı, umudu özler. Bunun en doğru yerlerinden birisi Siz sevgili çalışkan, dürüst ve güzel a...