1 Ocak 2023 Pazar

İTİDAL

 İtidalli olmak, insanın kâinattaki değerini bulması için tercih etmesi gereken düsturlardan birisidir. Çünkü insanlık bir çok değeri terk ettiği gibi itidalli olmayı da terk ettiği için kendi kendisini hayatın içine sıkıştırdı. EVET BİZZAT KENDİSİNİ SIKIŞTIRDI. Çünkü çoğa merak sardı. Birilerinin yanılgısına dahil oldu. Tükettikçe, harcadıkça, aldıkça, konuştukça, izledikçe, eleştirdikçe ve tüm bu saydıklarımızı çokça çokça yaptıkça değerinin artacağını sandı. Lakin artan tek bir şey oldu: sorunlar. Sorunlar ve çatışmalar arttı.

Oysa ayet denizlerinin bir katresi bile insanı en güzel şekilde yaşatmaya vakıf olacak KUDRETTEYDİ. Tüm sorunların cevapları onlarda, doğru yol onlarda ve huzura ermiş kalpler onlardaydı. İslam ansiklopedisinde bu durum;
“Kur’ân-ı Kerîm’de itidal kelimesi geçmemekle birlikte aynı kökten olan “adele” fiili bir âyette insanın itidalli, uyumlu, düzgün bir yapıda yaratıldığını ifade etmek üzere kullanılmıştır (el-İnfitâr 82/7; krş. Taberî, XXX, 87; Şevkânî, V, 458). Ayrıca çeşitli âyetlerde ahlâkî eğilimlerde, huylarda, tutum ve davranışlarda ifrat ve tefrit yönündeki sapmalar yerilmiş, bu hususta itidalli davranmanın önemine işaret edilmiştir. Harcamalarda (el-İsrâ 17/29; el-Furkān 25/67), dünya ve âhiret işlerine yönelmede (el-Bakara 2/201), dostluk ve düşmanlıkta (el-Bakara 2/193-194; el-Mâide 5/8), cezalandırmada (el-Bakara 2/178; en-Nahl 16/126) aşırılığı yasaklayan âyetler Kur’an’ın itidale verdiği önemi gösteren örneklerden bazılarıdır. Ayrıca sık sık tekrar edilen “sırât-ı müstakīm” tabiri de genellikle inançta, ahlâk ve yaşayışta her türlü yanlışlık ve aşırılıklardan uzak, doğru, dengeli ve orta yol olarak açıklanmıştır.” açıklanıyor.
İtidal bir bakıma günün başlangıç programı, ruh ve bedenin sağlık reçetesi, aile yaşantısının muntazam bir temelidir. Bu temel üzerine kurulan aileler ve toplumlar; bireyselliklerindeki zenginlikleri hem dünyevi hem de uhrevi manada keşfedip öncelikle ve hayranlıkla kendilerine, sonrasında ise kâinata bakma yeteneğini kazanacaklardır. Bir başka ifadeyle; insan itidalli yaşayarak kendisini anlamaya ve tanımaya zaman bulur. Yani itidal Esmaül Hüsnanın tecellilerine vakıf olmaya bir yol, dünya hayatının ahseni takvimde tamamlanmasına bir ehliyettir.
İnsan eliyle müdahele edilmediği sürece insan dışındaki varlıklarda her daim ‘itidali’ görürüz. Çiçeğin açma zamanı, arının bala gittiği vakit, ayın dönüşü, yağmur damlasının toprakla olan buluşması hep itidal çerçevesindedir. Kulun filli ve kavli dua ile talebi de eğer itidalli bir hayatın dillere dökülen kelimeleri ve kalplere düşen hatıratları şeklinde olursa Rahmanü’r Rahim’in kabulüne yakindir. Yani kul istemeden önce diyecek ki! Ben israfsız, galiz sözsüz yaşıyor muyum? Yani diyecek ki! Yaşam tarzım istemeye müsait mi? Her durumda kul (bence) her daim istemekle mükelleftir. Çünkü havayı, güneşi, ışığı, rızkı, sevgiyi, sonsuzluğu yaratamaz. Veren O’dur ve kul istemelidir. Yoksa hayatın tazyikatı malum süreklilik arz ettiği için insan illaki burhanlara, delalet ve yanılgılara düşecektir. Rabbin külli düsturlar içindeki hususi imdatları, kişiye özel ihsanları O’ndan dilemenin ne kadar elzem olduğunu kullarına söyler. Lakin istemek için insanın öncesinde kendisini ‘itidal’ bakımından ölçmesi doğru olacaktır.
İnsanın önüne açılan hayat pencereleri her daim mizan, hakkakiyet terazilerinde tartılmıştır. Duymamız gerekenleri duyar, görmemiz gerekenleri görürüz. Mikroskopik gözlerimiz olsaydı hayat bize bu kadar latif gelmeyecekti, her sesi duysaydık baş edemeyecektik. Hiç şüphesiz her şeyi bilseydik hayat bize sadece acı verecekti. Yani hayattan öyle bir oranda lezzet alıyoruz ki! Hayat, bizi kendisine çekiyor. Tüm varlığımızla yaşamak istiyoruz. Ve bu itidalli Rızıklandırılma insana sonsuzluğu da istetiyor. Öyleyse; hakkımız olanın verildiği ya da hakkımız ile rızıklandırıldığımız bu dünyanın şükrünün itidalli bir hayattan geçtiğini idrak etmeliyiz.
Turgay Urgur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...