Feraset
nedir?
§ Anlayışlılık, çabuk seziş. (Aslı
firâsettir)
§ Çabuk sezme ve anlama kàbiliyeti.
§ Keskin anlayış, sezgi.
Zihin uyanıklığı. Bir şeyi çabukça
anlayış yeteneği. Bir kimsenin ruhsal, zihinsel halini ve yeteneklerini
yüzünden, duruşundan, tavrından vb. anlamak. Firasetin bir çeşidi de sebebini
anlamadan ve ilham eseri olarak vücuda gelen seziştir. Diğer çeşidi de kesbîdir.
(kesbî: çalışmakla kazanılan, sonradan elde edilen, doğuştan olmayan).
Çeşitli huy ve mizaçları bilmek neticesinde ortaya çıkar.
Onun için kimse kendini siyasi yorumlarla fazla yormasın. Gündelik
siyasete takılmasın. Üç beş haber okuyup, 2 program izleyip, ekranda siyasetçi
dinleyip; anket sonucu çıkaracağım diye kendisini üzmesin. Umudu yoksa boşuna
heveslenmesin.
Mükemmeli aramıyoruz. Kendi yapmadıklarımızı da başkalarından
beklemiyoruz. Durum ortada; Türkiye’nin siyasi tarihi gayet net. Terörle
verilen mücadele, boşa geçen zamanlar, yapılmayan hizmetler ortada. Türk insanı
hangi seçimde hangi tercihi yapmışsa; en iyisini yapmıştır. Bundan sonra da
yapacaktır.
Siyasete
girecek, giren kişilerin öncelikle halkın teveccühünü kazanması gerekir. Halktan
uzak olmaması, halkı bilmesi gerekir. Ve en önemlisi de halka saygılı olması
gerekir. İnsanların yaşam şekillerine, düşüncelerine, varlıklarına,
farklılıklarına saygı göstermesi gerekir. Bu da Müslüman Türkü tanımaktan
geçer. ‘Vatandaşın sabrı nereye kadardır? Ne tür davranışları sevmez? Neler onu
kızdırır?’ bunun gibi vatandaşla ilgili ne kadar hassas nokta varsa bilmesi
gerekir. Yoksa bu işin(seçimin) vaatle falan ilgisi yoktur. Vatandaş kendi
kendisine kaldığında gerçeğe bakar. Evinin, mahallesinin, şehrinin, ülkesinin
huzuruna bakar. Seçim ,seçime 1 ay kala vaat listeleri oluşturmakla kazanılmaz.
En az 5 senelik bir çalışma ister.
Çelişkilerle
de seçim kazanılmaz. Hadi günlük siyasetteki söylem değişimlerini normal
karşılayabiliriz. Lakin… Seçmen, seçime giren her partinin 10-15-20 -30 senelik
geçmişini, huyunu, huysuzluğunu, Millete yaptıklarını hesaba katar. Hadi bu
sefer de ‘şu’ oluversin diye ülkeyi
teslim etmez. Çünkü bu iş 23 Nisanda koltuğu bir saatliğine devretmek gibi
olmaz.
Vatandaş
seçimde duygusal davranmaz. Koskoca ülkedeki münferit olaylara bakarak oyunu
değiştirmez. Diğer partilerin seçmen profiline bakar. Ve der ki: Benimle aynı
düşünceyi paylaşmayan bu kişilerin bana saygısı var mı ? diye düşünür. Eğer
bana, benim düşünceme, (işin aslında) farklılıklara saygısı yoksa ‘bu adamlara
ülke teslim edilmez.’ der.
Seçimleri Türkiye’de feraset kazanır……….
Laga-luga
kazanmaz, nefret dili kazanmaz, hürmetsizlik kazanmaz, zulüm kazanmaz,
tembellik kazanmaz, ihanet kazanmaz.
İnşallah
göreceksiniz 30 Mart'ta da feraset kazanacak. Aksini düşünen var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder