4 Ocak 2014 Cumartesi

Hzmt

Hizmet
İlk ve en popüler adıyla cemaat, Ekrem Bey’in revizyonuyla camia, güncel sürümüyle Hizmet veya felsefik yönüyle Hizmet Hareketi; tavan ve tabanda yıllarca eleştiriden uzak bir yapılanma içinde oldu. Hiçbir zaman farklı bir düşünceye, durum tespitine bünyesinde yer vermedi. Her şey basit bir kurgu içerisinde işletildi. Gelen bilgiyi oku, uygula ve bir sonraki belgeyi bekle. Sistemi eleştirenin veya en iyimser haliyle fikir beyan edenin bile yapıda yeri yoktu.
Peki ne oldu? Eleştiri ve muhakeme kültüründen yoksun binlerce kişi çok hızlı bir şekilde masa başı noktalara geldi.  İğneyi kendisine hiç batırmayanlar, çuvaldız konusunda epey bir istekli ve meraklı göründü. İki nedenden dolayı travmatik bir durum oluştu. Cemaat yazarlarındaki şaşkınlığın ve dilemmanın en büyük nedeni budur. Birincisi cemaat önceki benzer durumlarda ya Türkiye’deki diğer meşrepsel yapıların karşısında fikir beyan etti. Ya da kendisini gizlemek ve korumak için susmayı, sessiz kalmayı tercih etti.  İkincisi siyasal olaylarda izleyici pozisyonunda kalmayı seçti. İktidarla iyi olmak gizli ve bilinçli bir tercihti. İzle ve gör taktiği cemaatin en önemli dinamiklerindendi. Siyasete müdahale, yargıyı manipüle etmek camianın hiçbir üyesinin aklının ucundan bile geçmezdi. Yolsuzluk iddiaları her siyasal dönemde olmuştur. Ordu, yargı ve bazı diğer partilerin anti demokratik müdahaleleri ülkemizde yeni değildir. Ve cemaatin mevcudiyeti de yeni değildir. Önceden doğruluk, hak perestlik konusunda sessiz mağduru oynayan camia, birden güçlü savcı rolüne bürünmüştür. Bu hızlı karakter değişimi, doğasında bunu barındırmayan hizmet hareketini düşünce manasında adeta duvara toslatmıştır. Hizmet hareketinin gücünün büyük olduğu tartışılmaz lakin bu gücün kullanımında ve kontrolünde zorluk çekilmektedir. Hani toplumda ‘elinin ayarının olmaması’ diye bir tabir vardır yaa.. Hizmet hareketi de potensiyel gücün kinetik enerjiye dönüşmesinde ZAMANlama sıkıntısı çekmektedir. Bir türlü demokratik olamayan ya da yıllarca demokratik olmayı arzulayan kurumlarımız hiç beklenmedik ve ani bir şekilde abileşmiştir.
Cemaat farkında değildir ama şecaat arz ederken sirkatin söylemiştir. Emniyetteki yapılanma, siyaset suflörlüğü, Şükür tarzı popüler siyaset tümden ortaya çıkmıştır.
·             *       * 
Cemaatlerin, meşreplerin siyaset içinde bu kadar arzulu beyanatları Türkiye’deki Diyanet İşleri yoksunluğunu tekrar gündeme getirmiştir.
·            *       * 
Sade vatandaş bütün bu olup bitenlerden rahatsız. Çünkü onlar hep dini yönleri ön planda olan kişi ve kurumlara ister resmi olsunlar ister gayri resmi hep saygı duymuştur. Bütün bu olup bitenler her şeyden önce güvensizlik telkin etmiştir.
·           *      *
Yıllar sonra ‘keşke hiç olmasaydı’ diyeceğimiz tarzda talihsiz bir vefasızlık örneği yaşadık.
Bu yapılanlar mektupla falan düzeltilecek cinsten olmadı.
Allah birliğimizi ve dirliğimizi bozmasın.

Turgay Urgur          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...