25 Kasım 2010 Perşembe

Mektup 5

Evladım Yavrucuğum,
Zaman ve İnsanın varlığı hakkındaki meraklı suallerin için aşağıdaki düşüncelerim çerçevesinde bir araştırma yapabilir ve kendin kendi yolunu 'olmasını istediğin gibi' çizebilirsin.

Zaman ile aynı paralelde ilerleyen lakin arasındaki mesafeyi daraltamayan iki çizginin kesişmesi “o” andır. Bir an-ı seyyale. Nefes. Kalbin bir atışının adı. Varlık. Var olmak, yaşamak, hayat işte sadece ‘o’ andır. Öncesi artık yok olan ile sonrası bilinmeyen arasındaki küçük nokta ama büyük hakikattir "O". Başlangıç ve sonunda söz sahibi olmadığımız lakin yukarıya veya aşağıya yönlendirebileceğimiz ruhlu bedendir.

En büyük ziynettiir. Rahman ve Rahim’in küll ve cüzü iç içe durmadan birbirini arayan bir arzu ile içinde var ettiği hem büyük hem de küçüktür. Dua, niyaz ve nimetin tükenmeyen buluşmasıdır. Kendine baktığında Cemal ve Cemil’i gören, dışa baktığında kendisinin ne kadar kıymetli olduğunu anlayandır.

İnsana verilen "ene" vardır. O "ene" ile insan kendisi ile Yüce Yaratıcı arasında bir görünmeyen çizgi çizer. O çizgi ile de kendi varlığını ve aslında Yüce Yaratıcının varlığını anlamaya çalışır. Nasılki sonsuz bir ışık karanlığın kesişmesi ile anlaşılır aynen bunun gibi insandaki cüzi olan irade, güç, arzu gbi hasletlerle Allah'ın esmaül hüsnasını anlamada mesafe alınır. Yani, bende şu miktarlarda, şu şekilde var der. Yüce Allahta olan külli vasıfları da böylece tefekkür eder. Anlamaya çalışır. İnsanın enesi toprağa düşen bir tohum gibi bazen Cennet ağacı bazen ise cehennem çiçeği olabilir. Elif gibi ince bir dal iken, kalınlaşıp kendisini de yutacak bir benliğe dönüşebilir. Bir taraf Ebu Cehilllere meyleder, diğer taraf binlerce evliya, asfiya ve temiz kullara. İnsan bu bağlamda iradesini Yüce Allaha satmalı. Yani O'nun dediklerini yapmalı, yasaklarından kaçınmalı. Yoksa alemin, elalemin ve kendisinin sefil bir dilencisi olmaktan kendisini alıkoyamaz. Çünkü çevresine baktığı zaman mutemadiyen ağlamalar, feryatlar ve adeletsizlikler görecektir. Madem bu kadar önemli bir hayat sadece dünya için olamaz, madem hak ve hakikat için büyük bir mahşer gerek, madem insan sonsuzluğa müştaktır. Öyleyse ona göre yaşamalı ve yaşatmalı. Sakın buradan herşeyi bırakıp, pasif bir kadercilik taraftarı olduğumuz anlaşılmasın. İnsan gerekli olanları  yapmakla tabi ki mesuldür. İnsanın bir vazifesi de dünya saadetini kurmak ve korumaktır ki ahirdekine ehil olsun.

Yavrucuğum, gün olur gözlerini dünyaya açar isen; bilki bu yazdıklarım olsa olsa birer kıvılcım olabilir. Sen "sana layık " hayatı kendin keşfetmeli ve vatanına, milletine, ailene hayırlı bir insan olmalısın. Bu yolda her daim kendin ol, kendin kal. Kendin olarak düşün. İnanç, okumak, paylaşmak, sevmek benim sana öğütlerimdir.

Sevgilerimle Baban.     
Turgay Urgur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ANAHTAR GENÇLERİMİZDE

       Gençler, öğrencilerimiz, çocuklarımız şüphesiz hepimiz için en büyük değere sahip. Şehirlerimizi, sokaklarımızı, çarşılarımızı, okull...