-Hey yolcu! İnsan bu merdivenlerde en çok neyin özlemini çeker?
-Vefa.
-Kimden?
-Vefalı olduklarından.
-Ya olmazsa?
-Olmayabilir. Olmaz. Sadece özlemini çeker.
-Ne demek bu şimdi?
-Kişisel bir hak.
-Peki bu işler neden böyle?
-Tercih. Herkesin kendi tercihi.
Marketten makarnayı alırken çubuk veya kıvırcık seçmek gibi. Herkes istediğini seçer. Sevmek, beğenmek, özlem duymak, kıskanmak, paylaşabilmek bunların hepsi tercih. Hem de bilinçli tercihler.
-Bu tercihler değişmez mi?
-Çok zor.
-Neden zor ki?
-Çünkü işin içinde geçmiş var.
-Geçmiş mi?
-Evet. Kişinin geçmişi var. Nasıl ki kimse geçmişini değiştiremiyor. Geçmişten gelen tercihlerini de değiştiremiyor.
-Bu o zaman öğrenilen bir şey değil. Yani insan; sevmeyi, hakperest olmayı, cömertliği öğrenemiyor.
-Tam da öyle değil.
-Ya nasıl?
-İnsan o dediklerini bazen deniyor. Ama bu sırıtan bir taklitten ibaret.
-Ciddi olamazsın.
-Verebilen, paylaşabilen, samimi olan zaten geçmişinde bu potansiyele sahip kişidir. Belki sadece gerçekleştirememiştir. İleriki yaşlarda eline imkan geçince bunu yapmıştır. Yani: o zaten geçmişte imkanı olsaydı yine verebilecek, sevebilecek, paylaşabilecek olandır.
-Bu ‘değişememe’ konusunda kararlı mısın?
-Gayet kararlıyım. İstersen bunu görmek istersen toplumun içindeki yakınlığı olan kişilere bir bak. Çünkü bu konudaki en can alıcı örnek onlardır.
-Ya kişi ben değiştim falan diyorsa.
-Çok sinsi bir plan yürütüyordur.
-Bugün beni çok şaşırttın?
-Şaşırma! Biraz klasikleri oku.
-Şimdi durduk yere klasiklere nasıl geçtin? Üstelik kimin klasiğini.
-Fark etmez. Hepsi aynı yere çıkar. Yunan mitolojisi de, Rus klasikleri de, İlahi Komedya da, Kafka da.
-Peki insanlar bazen dinlerini falan değiştiyor.Hatta dine,imana geliyor. Ya da tersi oluyor.
-Değişmiyor. Özüne dönüyor özüne.
-Özüm ne ki?
-Öz yalnız kaldığındaki sendir.
-Neyin yalnızlığı?
-Ruhun.
-Ruh ne zaman yalnız kalır.
-En kalabalıklarda.
-Kalabalıklarda mı?
- Evet. İnziva teoridir. Şehir pratik. Yanlızlık kondisyondur, kalabalık maç. Ruh sadece zorlandığında, mücadele ettiğinde kendini bulur. Savaş öncesi hazırlık anında herkes ‘ben de varım.’ der ama asıl neferleri savaşın en kızgın anında görürsün. Onun için zorluk yaşamayan, çalışmak zorunda kalmayan kimse ‘ben oldum’, ‘ben piştim’ demesin.
-Üf yaaaa. Kafam allak bullak oldu.
-Biraz ara verelim.
-İyi olur. Ara vermek insana iyi gelir. Hem belki de bu merdivenden evin içine de gireriz. Elbette ev sahibi davet ederse.
( Devam edecek….)
Turgay Urgur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder